19 Aralık 2014 Cuma

İşlemci Soğutucuları

Baktım, hep oyun, dizi, film yazıyorum ama asıl en sevdiğim konu olan donanımdan bahsetmiyorum.
Çok saçma kesinlikle. Marketteki tüm donanım araçlarının özelliklerini ve fiyat/performans oranını bilirim ama burada yazdığım sadece şu film böyledir, şu uygulama söyledir, falan filan...

Sonuç olarak bir karar verdim ve  donanım yazmaya başlıyorum.
Bir bilgisayarın tüm parçalarının neye göre seçilmesi gerektiği, neyin iyi olduğu hakkında.
İlk bahsetmek istediğim konu İşlemci Soğutucuları. Neden bilmiyorum... Sektör yeni yeni gelişmeye başladığından olabilir...

Neden özel olarak almalıyım? İçinden çıkmıyor mu?

Sanıldığının aksine işlemci soğutucusu bilgisayarın hayati bir parçasıdır.
"Olmazsa" gibi ne kadar bir seçeneğimiz olmasa da işlemcilerin içinden çıkan Stok soğutucu artık çoğu işlemci modeline yetmiyor ve Intel bunu geliştirmiyor.
Doğal olarak da stok soğutucuyu yeni bir tanesi ile değiştirmek gerekiyor.

Peki neye göre seçmeliyiz?

Marketten bulabileceğiniz 3 tip soğutucu vardır.

  • Hava Soğutma
  • Sıvı Soğutma
  • Isı Borulu Hava Soğutma
Sıvı Soğutma
En iyi soğutmayı Sıvı Soğutma tipi verir. Ama diğerlerine göre pahalıdır ve çabuk bozulur.
Bu konuda tavsiye edebileceğim marka kesinlikle Corsair'dir.
Çalışma mantığı basit aslında. 
İçindeki pompa, sıvıyı boru içinde gezdirir. Sıvı işlemciye geldiğinde işlemcinin ısısı ile ısınır, radyatöre geldiğinde soğutulur ve hep böyle devam eder.
Ama hassastır. Sıvı sızdırır, pompası bozulur, vidası kayar..
Bu sorunları en az yaşayacağınız firma kesinlikle Corsair. Unutmayın...

Bu tipte aynı zamanda Custom Loop denilen bir olay da yapabilirsiniz. Aslında en çok tavsiye ettiğim tip olmasına rağmen bunun için gereken bütçeyi buraya yazmak istemiyorum; o derece...
Kısaca kablolar ve pompalar ile sıvı soğutmanızı kendiniz oluşturuyorsunuz. Genelde SLI/Crossfire yapılmış ekran kartları ve işlemci bağlanır bunlara.
Bunların saydam boru içinde fosforlu sıvı ile yapılanları var ki en teknolojiden anlamayan insan bile hayran kalır.

Hava Soğutma
Bu en basit soğutma tipidir. Hepsinden ucuzdur.
Çalışma mantığı bir fanın işlemciye bağlı heatsink'lere doğru hava göndermesidir.
Bunun için önerebileceğim marka Noctua ve Cooler Master.
Ama bunu alacağınıza Stok soğutucu kullanmanızı öneririm. Pek bir fark göremezsiniz.

Isı Borulu Hava Soğutma
Hem ucuzdur, hem soğuktur. Hatta abartılı olanları Sıvı Soğutuculardan da soğuktur.
Mantığı içinde hava olan bir borunun ısıyı hemen önünde bulunan heatsink radyatör karışımı bir nesneye iletmesi ve orada 1-2 veya daha fazla fan yardımı ile hunharca soğutulmasıdır.
Bu tip ağırdır ve çok yer kaplar ama soğutmayı da sağlar.
Bunu düşündüğünüz anda marka olarak aklınıza Noctua gelmesi lazım. Ama son zamanlarda biraz araştırma yaptım. be quiet! çok güzel şeyler yapıyor ve Noctua'ya göre çok çok güzel gözüküyor yaptıkları.
Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu daha var. Eğer bunlardan birini alacaksanız RAM'leriniz mutlaka düşük profil olsun.
Aynı zamanda kasanızın kaldırabileceği en yüksek soğutucuyu da sitesinde veya kullanım kılavuzunda bulabilirsiniz.
Aynı zamanda bunlar ağır cihazlar olduğundan anakartınızla uyumuna bakmayı unutmayın, sonrasında kırmak istemezsiniz. Uyum listesini hangi markayı alacaksanız sitesinde bulabilirsiniz.

Örnek olarak dünyanın en iyi oyun kasalarından biri olan Corsair 350D'ye Noctua NH-D15 sığmıyor.
Noctua NH-D15 165mm'lik ve 1,5KG'lık bir soğutucu...

Demek istediğim; 

İşlemci soğutucusu için ayırabileceğiniz bütçe 100TL'den düşükse güzel bir Hava Soğutma bakın. Dediğim gibi bunlardan alacağınıza Stok'unuza devam edin benim önerim.

100-270 arasıysa Isı Borulu olanlara bakın.

270-1000TL arasıysa Corsair'in sıvı soğutmaları size göre... Ama bunların çok hassas olduğunu unutmayın. Bozulma ile uğraşamam diyorsanız Isı Borulu olanlara devam...

İleride teker teker ürünlerin incelemesini de yapmayı düşünüyorum. Sıcaklık ve ses değerleri, görünüşü gibi.
Büyük ihtimalle çok güzel bir atak yapmış olan be quiet! ile başlayacağım.

27 Kasım 2014 Perşembe

Grand Theft Auto 5 Online!


Genel olarak güzel olmuş ama yapay zekası ve bazı konularda geliştirilmesi lazım.

Bir Armored Truck takip ediyorsunuz. Sürücüyü öldürüp polisleri ekip 600$'lık patlayıcı ile patlatıp paraları alıp kaçıp tekrar 3 yıldızı ekiyorsunuz, tekrar kaçıyorsunuz. Çıkan para 1999$.
Şaka gibi. Oyunda tek T-Shirt 11.000$ ama Armored Truck'ın içinden çıkan para patlayıcı parasını çıkınca 1399$.

Oyundaki hız değerleri birbirine uymuyor. Oyun Carbon RS'in Akuma'dan hızlı olduğunu iddia edip birini 40.000'e diğerini 12.000'e satıyor. Ama düz yolda tüm upgrade'leri yapılmış Carbon RS, upgrade'siz Akuma'yı geçemiyor.

Aynı şey bazı arabalar için de geçerli. Hız değerleri kesinlikle yalan. 

Böyle bir sürü saçmalık. Martin'in verdiği görevlerden bahsetmek bile istemiyorum. Adam bize resmen 1500 tane koruma arasından Amerika başkanını falan öldürtüp, fotoğrafını çektirtip 6.000$ veriyor. Banka soyduruyor %0.0001 falan veriyor.
Sonra da şaka gibi mesaj çekiyor; "İşe yarıyorsun, seni iyi ki öldürtmemişim"

Bakkaldan şeker çalıyorum polis bakkalın içine girip üstümden araba ile geçip gelip kafama shotgun ile sıkıyor.
Ama nedense birine silah çekince kimse gelmiyor.
Polis size çarpıyor, ondan sonra siz "polis çarptı" diye aranmaya başladığınızda kafanıza hemen 5 tane shotgun mermisi.

Polisten kaçıyorsunuz, ara sokakta saklanmaya başlıyorsunuz. Polis normalde hayatta girmez; ara sokağa girmeye karar veriyor... 

Aynı zamanda polislerin ve diğer insanların nasıl hedef aldığı konusu en saçması. Adam 300-400 metreden pistol ile headshot veriyor.

FPS düşmeleri şehrin sadece belli bölgelerinde. Anlamıyorum, şehrin 2 caddesinde FPS düşmesi var. Rockstar buralara gelince grafiklerde otomatik düşme gibi bir ayar yapamıyor mu?

Şimdi de banka soygunu gelecek diyorlar. Ne yapacağız? Bankayı soyacağız sadece 3 bin mi verecek? Yanlışlıkla hademenin kasasını mı soymuşuz?


İşte bu kadar saçma ve rezalet bir oyun. Ama çıktığından beri başından kalkmadan deli gibi oynuyorum ve midterm'ler başlamasaydı daha 1 ay kalkmazdım.
Kesinlikle deli gibi tavsiye ederim ama yukarıda anlattığım gibi durumlar yüzünden sinir sorunları olan insanlara kesinlikle tavsiye etmiyorum. Uzak durun! Ben biliyorum, bir şeyleri kıracaksınız evde...

28 Ekim 2014 Salı

Dalvik'den ART'ye geçiş!

Bu konu benim Android 5.0'dan beklediğim her şeyi kapsamasına rağmen Google çok güzel bir kartlı tema yapmayı da unutmamış.
Biraz ART'nin güzelliklerinden bahsedeyim. Bu konu hakkında ayrıntılı bir inceleme göremedim, bu yüzden her yabancı kaynaktan önemli kısımlar alıp bunu Türkçe olarak anlatmaya çalışacağım.

İlk başta Dalvik ve ART'nin ne olduğundan bahsedeyim.

Dalvik ve ART Google şirketinin Android için ürettiği bir Sanal Makine'dir.
Bu kısaca Android işletim sistemi ile telefonunuzun uygulamaları arasındaki köprüdür.
Yani telefonunuzun tüm işlemleri buradan gelir-geçer.
Demek istediğim şey; bu bir elektronik cihazın en hassas yazılımsal parçasıdır.

Anlamayan biri bile olsanız şu üste koyduğum diyagramı 2 dakika inceleyin. Dalvik ile ART'nin mimari farkını anlatıyor. En azından bir fikir sahibi olursunuz olay hakkında.

Dalvik, Android'in 2.2 sürümü ile 2010 yılında gelmişti ama şimdi gördüğünüz üzere teknolojinin çok hızlı gelişmesiyle yeterli olamamaya başladı.
ART ise Android 4.4 ile Nexus serisine bir seçenek olarak açıldı ama yine de tam performansında değildi.

Tam bitmemiş halinde Nexus 5'deki 4.4'ün ART performansı bile çok iyi.
Benchmark(Performans) testi farkları;

Bunlar çok büyük performans farkları.

Bunu acayip bir olay gibi anlattığıma bakmayın. Telefon performansının bu kadar artması sadece bir yan etki.

Bunun asıl başlanma nedeni Garbage Collection adlı bir olay. Hazır bunun hakkında bir Türkçe kaynak (Wikipedia) varken size ihtiyacımız olan kısmı kopyala yapıştır yaparak yazıma devam edeyim.

Bilgisayar Biliminde garbage collection kaynak yönetiminin özel bir adımıdır. Bilgisayar hafızasının yönetilmesi işleminde kullanılmaktadır.

Garbage collection kullanılan hafıza alanlarının izini sürerek ihtiyaç duyulmayan alanları işletim sistemine iade etmektedir. Yeni bir talep geldiği zamanda yer bulup programa göndermektedir.
ART ekibi bu olayı nasıl Optimize edebilecekleri hakkında çok çalışmışlar. Çünkü bu eski sürümlerde çok sorun yaratıyordu, çok yavaştı.
Dalvik sürümünde bu olay 10ms kadar zaman alırken ART'de bunu 2ms'nin altına indirdiklerini iddia ediyorlar.
Bu demek oluyor ki Android uygulamalarında gördüğümüz Frame Drop'lar (Üzgünüm, Türkçesi yok) ART'de gerçekleşmeyecek. Yani telefon uygulama açarken Ram yüzünden bir kasma yaşamayacak.

ART ile bir telefonu kilitlemeniz neredeyse imkansız. Ama hadi gördüğünüz tüm oyunlara girmeye çalıştınız, attınız, fırlattınız telefonu falan filan... Bu durumda bir Full Garbage Collection devreye girecek ve arka planda ne varsa her şeyi çok küçük sürelerde kapatıp telefonu eski haline getirebilecek.
Dalvik ile telefon kendini kapatıp açardı. Şimdi sadece arka plandakileri kapatacak.
Bu olayla beraber bir Android telefonu dondurmak imkansız hale geliyor.

Aynı zamanda bazı sitelerde dolaşan bir söylentiye göre yeni bir Hafıza sistemi gelmiş ART ile.
Rosalloc adına kadar ulaşabildim, başka bir şey bulamadım. Eğer bu konuda bir bilginiz varsa mesaj kutusu hemen aşağıda.

Newrelic, Dalvik ve ART'yi karşılaştırmak için çeşitli testler yapmış.
Bir kod yazmışlar, Dalvik ve ART'nin bu kodu ne kadar hızlı işleyeceğine bakmışlar.
Dalvik ile 1400ms sürerken ART ile sadece 400ms sürmüş. Bunu yaparken de ART, Dalvik'e göre 2MB daha az Ram harcamış. Toplam harcanan Ram'e bakarsak %20 daha az harcamış oluyor.

Ve ART'nin 1080p ekranı olan 512mb Ram'li bir Android telefonda çalışabileceğini unutmayın. Bu söylediğim Ram tüketimi hakkında yeterli bir bilgi vermiştir diye tahmin ediyorum.

Peki hiç mi kötü yanı yok?
Var. Bir uygulamayı çalıştırma süresi ve o uygulamanın sensörlerinin tepki süresi gibi konuların hepsini çok büyük oranlarda geliştirmiş, hatta bir Android telefonun bir daha hiç kasmayacağı gibi çok iddialı bir söylemde bulunmuş olsalar da ART'nin tek kötü yanı uygulamaların kurulum süresinin ve boyutunun artması.
Ama tabii ki hafıza kart slotlarımızın olduğunu unutmamak lazım...

Ben anlatabildiğim kadar anlatmaya çalıştım. Yazdığımdan daha ayrıntılı bir Türkçe kaynak bulunmuyor.
Ama İngilizceniz yeterliyse Google'ın kendi yazılarına bakarak daha ayrıntılı biçimde inceleyebilirsiniz.
Introducing ART ve Verifying App Behavior on the Android Runtime (ART)


22 Ekim 2014 Çarşamba

Android'de Yedekleme

Google Drive, Google+, Hangouts ve Google Play adlı uygulamaları bilmeden insanlar Android'in yedeklemesi hakkında atıp tutuyor.
Yedeklemek için de ayrı bir uygulamaya da ihtiyacın yok. Her telefonun içinde üstte saydığım şeyler geliyor.
Tek bir uygulama olmasa da;
Google Drive fotoğraf, dosya, video yedekler ve senkronize eder.
Google+ hesabınızla giriş yapıp sim kart yerine Google seçtiğinizde tüm rehberinizi ve arama kayıtlarınızı yedekler.
Hangouts tüm mesajlarınızı yedekler. Aynı zamanda çok çok küçük ücretlere (dakikası 0,05€) internet üzerinden başka telefonu aramanızı sağlar.
Google Play'de teknik olarak Android'in marketidir. Google hesabı ile giriş yaptığınızda tüm uygulamalarınızı telefona indirir.

Telefonu çaldırdınız. Android cihaz yöneticisi sayesinde telefonu zil sesiyle çaldırabilir, kitleyebilir, içindeki her şeyi silebilir, konumunu bulabilir, bunun üstüne de telefonu çalmaya çalışan kişinin ön kameradan 5 tane fotoğrafını çekebilirsiniz.

Tamam çalındı. Bulamadınız. Falan filan.. Yeni telefonunuzla google hesabı ile girerseniz arka plan resminiz ve zil sesleriniz dışında her şeyi bıraktığınız gibi bulacaksınız.

Peki bu IOS'ta nasıl oluyor? hiç bir Bir fikrim yok... Olmasını da istemiyorum. Çünkü IOS bana göre değil. Ben Android tercih ediyorum.
Ama çoğu Apple kullanıcısının kafasına sokamadığı bir şey var ki; Apple alınca benden üstün olmuyorsun. Süper güçlerin olmuyor. Iphone'u Samsung ve Sony üretiyor komple zaten. Neyin ayağı bu?

Şunu kafanıza sokun ki bir tercih yapıyorsunuz ve başka bir şey tercih eden insana geri zekalı gibi davranıyorsunuz.